2 Mayıs 2010 Pazar

Ayıp Ettin Katedral

Kavurucu bir yaz lisanı geliştiriyorum herhangi bir iblisle herhangi bir yolda karşılaşma ihtimalini düşünerek
Bakır tenlere altın salyalar sürüyorum, boğazımın tuzunda yılgın madenciler

.

Beni tanısa zalim senaristler repliklerde bir tutam koyu saç kesiği
Aklımın mermerlerinde -yepyeni hatalara meyilli- taşralı bir bit yeniği

Beyhude yırtıldı dudaklarım
Beyhude arzu yırtığı dudaklarda aranan özenli etler

Sanki göğü ters çevirmişler
Sanki mağaralara fazla bu centilmenler

..

Geceleri kimlerle buluştuysan
Kimlerle buluştuğunu düşündüysen geceleri
O geceleri birbirine köprüleyen gündüzlerde
Ben daha bi sinematografik
Senaristler daha bir zalim

Suratımın loş paravanında
Her gün eksiliyor eksikliğim



Bilinen tüm bahçeleri birleştir -bir cennet arazisi- kadraja sığmayacak bir sonsuzluk elbisesi
Şeytandan vahiy bekleyen sahte bir peygamberin gelecek vadeden havariyle karışık sesi
Yasak kitaplara yapılan yasal göndermelerde parmaklarımla takip ettiğim
Ayna yalayarak gerçekleştirilen o kişisel mastürbasyonun izleri

….

Istaka sesleriyle uyudum
-Uyku kokuyorsun be güzelim-
Uyku kokuyormuşum

Ben Tanrı’dan da korkuyormuşum

Doğru

Çarmıha gerilmiş herkes İsa değildir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder