24 Nisan 2011 Pazar

Femme

ve ellerinde parantezlerle geldiler,
güneşi rahman ve rahim bir hollywood labirentine gömerek,

ellerinde parantezler,
arka ceplerinde taşıdıkları portatif cehennemlerle
toplam üç kişiydiler: iki dirhem bir çekirdek..

bizler yedek klübesinde ilahiler söyleyen erotik yeniyetmelerdik

ölü kızların nevrotik çeyizleri için memelerine kabul ettikleri, borsada kendini kaybeden paralı askerlerdik.

Ellerinde pazartesilerle geldiler,
her birimize gerçeğin baygın tüllerini tutuşturup kırmızı bültenlerle aranmayı öğrettiler.

Aklımızın genelevlere bakan pencerelerinde el yapımı parantezlerle,

savaş filmlerinden girip lögar kapaklarından çıkıyor,

Kıyamet kıraathanesinde ayakta bekliyorduk.

ve bir gün,
ellerinde parantezlerle gelip bizi bir cümle içinde kullandılar.

sağdan sola, yukarıdan aşağıya
artık hiçbirimiz yoktuk

8 Nisan 2011 Cuma

Manuel

Bir adam öldürme atölyesinde işler daima böyle yürürken,
sana yirmi beş gramlık asabi bir gölgeden kallavi bir serüven tartıyorum,
(buna balmumu rüyalar da dahil)

sen suretimde bir ileri iki geri raks ederken,

ben dünyanın sonunda soluklananlara yer göstericiliği yapıyorum.

..

-Bir adam öldürme atölyesinde işler daima böyle yürür,

yılın bu mevsimi kopan her fırtınada tanrı suratımıza topluca tükürür. (yarabbi şükür)-

..

Artık hiçbir fırtına şaşırtamıyorken bizi,

İkimiz için, şemsiye altı Yeşilçam hatırası bir hayat tasarlıyorum,

Sen balmumu bir rüyadan aklımı yontarken,

Ben toplu bir mezardan dünyanın en iyi ihtimallerini çıkarıyorum,

ikimiz de ölümümüz üzre bahse giriyoruz,
ikimiz de çok geçmeden kazanıyoruz.

Sen kendini dünyanın sonunda soluklanmaya bırakırken,
Ben Bosna’ da telefonumu kapatıyorum,
kimse ulaşamıyor bana. (buna tanrı da dahil.)

İkimiz de biliyoruz,

bir adam öldürme atölyesinde
işler daima böyle yürür.

(yarabbi şükür)