14 Temmuz 2011 Perşembe

Hümanistim Ama O Kadar da Değil

Yok değil, bavul toplamayı da, düşük bütçeli, dramatik bir sanat filmi olarak görmeyi başaran küçük ruhuma, toparlanıp gitmeyi öğretemezdim şu kısacık zaman diliminde.

Bu da ilk çuvallayışım değil.

Bir erkeğin başkenti olmayı dileyen tüm kenar mahalle karılarının ortak coğrafi kaygısıyla birkaç yılımı harcamışım. Bana gözleriyle değil, gözlükleriyle ağlarken, üç kere tekrarlıyor adımı, üç kere efendim diyorum, üç kere yok bir şey diyor, -hakikaten de yok bir şey-. Kapıda zorlama izi de yok, kendiliğimden gidiyorum. Bavulumda en sevdiğim porselen takım, gidene kadar yolda kırılacak biliyorum, bile bile alıyorum yanıma: Bu da en az birbirimizle yaşamak gibiymiş farkına varıyorum.
..

Hem belki bir portakal için her şey turuncudur, belki bir erkek için siyah, diğer renklerin orucudur.

O, her sabah sıktığım portakalı artık kendi başına sıkacak ve artık sıktığı bütün portakalların suyu siyah akacak.

Bu da ilk çuvallayışı değil.

..

Reenkarnasyona inandığımız andan itibaren, rent a car mutluluğumuzu ikinci el benliklerimize sığdırmaya çalıştığımızda, kalbimin patlayan fermuarından fırlayan orta boy bir bavul ve orta boy bir bavula sığan orta karar bir hayatın vestiyerinde, sevmeyi son dakikaya bıraktığımızdan beri geç kaldık birbirimize.
Biz birbirimizi öperken en çok kendimize dudak payı bıraktık.
Saatlerimizi nafileye ayarladık.
..

Düşünüyorum, ben belki istesem, kendim için olduğu kadar onun için de ölebilirim..Çabuk vazgeçiyorum, hümanistim ama o kadar da değil.
.
Hem diyelim ki ölmeden evvel gözlüklerini güzelce silip ona geri verdim,

Gördüklerimizi unutabilir miydik?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder