29 Aralık 2010 Çarşamba

V.oaw

Yaşımın müsvedde zamanları.. diyeceğim, eteğini kaldırsanız kadın, süveterine baksanız çocuk, sakalına baksanız dede, çüküne baksanız koşulamayacak uzun bir maraton, kurduğu cümleleri heceleyemezsiniz, hepsi akraba birbirine.

Ağzıyla kuş tutacak ilk seferinde, ilk seferinde heceleyecek: oku ve üfle!

Bunu da not edebilirsiniz

otuz birinci kere.

..

Sonra?
Sonrası uzun kızıl saçlarımdan dolgun patikalarıma yerleşen kırkiki derece ateş, gece yarısı fenalaşan bi hastane. Histeriye ekmek banıp yediğimiz, lokal ruhların haşhaşlı sahanlıkları. Fatiha’da tekleyen Mozart, bir bakmışsınız ruhlarımızın batıyı gören pencerelerinde terk ettiği kadınları yemliyor,

bu defa teklemeden ilerliyor

Kırkıncı senfonide.

..

Zamanı öldürmek için komaya giren bir yüzyılın eşiğinde sarıya çalan şişeler; çok içtik, kafayı çektik, kapağımız kaydı demlendik, büyük patronun taşaklarına üfleyip, kalbi guruldayan köleleri elledik, hafızamızı tazeyken şişeledik.

Unutmak bilmem kaçıncı ayyaşın palavrası; rüzgarlı bardaklar, çürük tabureler.

Birazdan bütün bardakların camından atlayacağız.

70 cc

Fulle.



Gece, türk sanat müziğinden yelloz şarkılar ve bigudili şeylere yaslanıp aynı notaları dinleyeceğim, aynı kırık masalın kırık plağında. Sekiz yaşımdan bir gün daha almadan, altın bir plağın orta yaşını kutlayacağım

gıcır gıcır bir kırkbeşlikle.

Aklıma manzaralar çizeceğim, yaşımın tereddütlü zamanlarından bağımsız;

ilk kez aşık olan hafifmeşrep şişman kadınlar için fazla melankolik,

ilk kez kadın düzen yeni yetmeler için fazla didaktik,

ilk kez havalanan etekler için fazla metafizik.

Aferin Mozart.

Çok yaşa matematik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder