29 Eylül 2010 Çarşamba

1980

1980’in içinde biriktirdiği çocuklardık ve bizlerden bir kaçı, sabaha karşı temeli atılan kanserlerle, hayata ısınma turlarına başlamıştı.

Annelerimiz kimdi?

Annelerimiz kadın simülasyonu yüklenmiş, postallarda biber yetiştiren insanlardı
–ki adamı bok yoluna götürebilecek acılıkta biberler yetiştirmek için postallar, biçilmiş kaftanlardı-

Kılıflarımız, biçilmiş kaftanlar, içilmiş şaraplar ve fransız öpücükleriyle içli dışlı olduğumuz acı biberlerin de yer aldığı dayanıksız öğleden sonralarıydı.

1980, sola çevirdiğimiz yanağımızdı.

..

“Altına Hücum” tabelalı genelevler teleskoplarımızın ucundaydı. Akşamları çok fena yıldızlar kayıyor, ay dedeler çok fena uydularını şaşırıyordu. O sıralar birçok arkadaş astronot olmaya karar verdi.

Kapmamız için havaya fırlatılan çeyrekliği mazgallara düşüren çocuklardık, biraz büyüyünce rüzgarın banknotları elimizden uçurup götürebileceği fikrine alıştık. Adım başı mazgalların olduğu, saat başı rüzgarların estiği bir şehrin dördüncü nesil, barok tarzı enfes fakirleriydik.

Babalarımız kimdi?

Babalarımız, evlerin bahçelerinde tüfekle kelebek avlayan yüzü kıllı insanlardı. En iyi sekslerinin ürünleri bizlerdik.

Bunlar tüfekle kelebek avlayan adamlardı.
Ertesi yıl bahçelerimizde hiçbir koza çatlamadı.

..

Sesimiz, ellerimiz, yüzlerimiz umre dönüşü alkol tedavisine başlayacak masal anlatıcılarını anımsatıyordu.
Ellerimizi başımızın altına koyduğumuz an uyuyorduk.

Biz kimdik?

Biz, çengeline baş harflerimizin asılı olduğu bulmaca çocuklarıydık.

Briçte sanzatu

İtalyancada aşk

Balkonda çocuk

Boktaki boncuk..

Neon bir arazide siyah atlarla koşturuyorduk.

1980 sol yanağımızdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder