28 Ekim 2010 Perşembe

Madam Arsenic

Soy ismimin bandrolünden geçirdiğim kişisel tarihimi pazarlarken, enfes başlangıçları beşe bölüp daha ilk taksitte kapısı sürpriz sona açılan bir çelik kasada, mutluluğun kapağını kapatıyor ve orda kitleniyorum.

Çilingir sofralarını ziyadesiyle seviyorum.

İlk fetihler böyle sofralarda başlar; şarap kadehinde asma kilitlerle kapanmayacak kapı yok yüzüme.

..

Şimdiyse tozlu fotoğraflarını ovuşturarak nostaljisini dezenfekte eden kalem erbabıyım ne hoş. Yarına bir günüm kalmış, bugünüm tek kullanımlık.
Geçmişimin kadrajında geleceğim sepya.

..

Madam arsenic.

Terleyen bu kadını solumayınız.

burnumu bu konuya sokmak isteyişim tahmin edilemeyecek bir şey değil: soluduğum ben,

seyrettiğim cam, başkasının hayatı.

..

Şimdi ise akşam yemeğine az bir zaman kala sevgisizlikten yıkılmak üzre olan bir mutfakta kalbimin sonunu hazırlıyorum.

Paragrafın başından beri bir başkasından söz ediliyor.

oysa mürekkebim kurumadı hala.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder