19 Kasım 2010 Cuma

Asonans

Büyükannem sütten kesilme ve süt vermeyi kesme yaşlarını çoktan geride bıraktığı, yüksek tavanında taş evin, orda, o odanın ortasında, kahkahasını da ağıtını da duvara çivileyip, önemli şeylerden söz edecek gibi kuruldu karyolamın başına:

“ Haydi yoruldun. Uyuyacaksın ve yarın biraz daha büyüyecek dünya. Kimsenin kılı kıpırdamayacak, nallarımız yoruldukça biz koşacağız. Tanrı bütün bunları yüksek sesle tekrar etmeni isteyecek, onun için dikkatle dinle beni.“

Yorganıma kurtlar indi şimdi. Büyükannemin ağzı masallara açılan bir mağarayken, en yaşlı kurt onun azı dişiydi. Hayat hikayesini çiğnemeden yutmuş her kadın gibi bana, olması ihtimal dışı şeylerden bahsederdi.

“ Büyükanne biraz daha anlat.”

“ Ben İkinci dünya savaşının eteklerine doğdum, altına hiçbir şey giymemişti, gördüğüm manzara dehşet vericiydi.. Kısa zamanda hepimiz kafayı üşüttük."

“ Peki ya açlık? “

“ Ben açlığı Türk sinemasında gördüm, Avrupa sinemasında daha çok pasta savaşları yapılıyordu.
Pop corn- pop porno- hop oturup hop kalkılan sahneler, uçkurumuza kesilen biletler, boş mideler; galiba şu an sana hayalet bir ambardan söz eder gibiyim, biliyorum.. Her neyse bunlar kasıklarında top oynayan çocuklar için yabancı şeyler.”

“ Büyük anne ben on sekiz yaşındayım. “

“ Rüştünü ispat edebildin mi peki? Bakma öyle. Bu yaş, ömrün boyunca bir şeyleri ispat etmeni gerektirecek, kumarda kaybedilmiş bir yüzyılın giriş yılı: Bi nevi yaşlılık için geri sayım.
Heyecanlı mısın? ”

“ Hayır büyükanne! Heyecanımı öldürüyorsun..”

“ Büyükanneler bunun içindir. Hazır yaşanmış bir hayatı; hiç yaşanmamış, hatta özenle taranmış ve ortasından ayrılmış bir hayatın saçlarına bit diye düşürürüz.. Her işte bir bit yeniği ararken işte, hayat geçiverir böyle.”

..

Büyük annem felçliydi anlattığı her neyse, bütün cümlelerinin sonunda insanı koltuk değneklerinden ederdi.

Galiba bu ikimizin hikayesiydi
Sadece ikimizin..



Sonra ben de uyumuşum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder