12 Ağustos 2011 Cuma

Minör -Gam-

Ben vesikalığında süt durgunluğu bulabileceğiniz o yeniyetmelerden değilim, namaza durduğum nadir zamanlarda alnımda albino bir din, kulaklarınıza son çıkan ilahilerden birkaç tane fısıldayabilirim.
Geçenlerde Hiroşimayı okudum ve bu dünyadan istifa ettim.
Ben orrrospu çocuğu diye bastırdığınız o küfürdeki üç r den biriyim,
gözlerinizin seyir defterinde küçük birer ayrıntı,
noel babaya çakmağın var mı diye soran, otuzlu yaşlarını on dördünde tüketmiş babasının yutamayıp tükürdüğü çocuk.

Bir gün çok içtim ve bir cami çeşmesinde yüzümü yıkarken karşılaştığım, yağlı boyayla çalışılmış o imamın arkasında: “ Kıçından tanrı’yı göremiyorum” diyen yaşlı sahafla aynı paragrafta buluştum.
Yaşım büyüktü, kalbim küçük.
İnsanların – biz sevişiyoruz bunlar da yan ürünleri- adını verdiği çocuk parklarında Amerika’yı yeniden keşfettiğim vakit de benzer şeyleri ezberliyordum.
Sonrasında bir gazetenin ölüm ilanında dünyanın en güzel şiirine rastladığımda, içinden bir parça zaman çaldım ve bir park cezası anamın rahminden.

Ben kalbine birden çok çocuk sığdırıp birden fazla adam sığdıramayan o demode aşiftelerden biri, cennet basamağının kırık mermeriydim.

Kulaklarımda imam, kulaklarımda iman: “Esirgeyen ve bağışlayan rabbinin adıyla, bu manifestoyu da rabbinin adıyla oku.” Kalbim solumda atıyordu ve yerli yerindeydi. tamam.

..

Bir gün dedim;
kör olsam bile gördüklerim bana yetecek mi,
mavi suya kırmızı balık yerleşecek mi,
bu musluktaki susuzluk hepimize yetecek mi?

Ben vesikalığında süt durgunluğu bulabileceğiniz o yeni yetmelerden değilim, kaşlarım çatık, yüzeyim dalgalı..daimi bir mülteciyim canı sıkkın bir dolunayın yörüngesinde..

.

Siz uyurken,

Ben bir fincana üç vakit sığdırdım

Elim bir kuş sesine çarptı

Ağladım.